Sevgilim, firari sabahlara uzanan yolların başında, hayalin yanıbaşımda bekledim. Fakat yolun sonunda yoktun. Zira yol sendin. Koştum.
Parlar gözlerinin ışığında yıldızlar bütün gece. Gülüşür harfler söylediğin her sözde. Yaşamayı bekledim mutluluğu bunca sene. Bütün kışlar baharla bezenir seninle.
Parlar gözlerinin ışığında yıldızlar bütün gece.
Gülüşür harfler söylediğin her sözde.
Yaşamayı bekledim mutluluğu bunca sene.
Bütün kışlar baharla bezenir seninle.
Bir seher vakti sana ellerimi uzatıyorum
Viran kentlerin sessizliğinde seni sobeliyorum
Zamanında "beni bu kadar seveceğine inanmazdım." diyen adamla karşılaştım. Ben seninle maratonları aşıyor, kalabalıkları yarıyor, rüzgara direnen kumdan kalelerde bir hayat saklıyordum. Ne çok özledim bir bilsen..
Viran bir sahnedeyim Turna
Perdeler kördüğüm
Bir enkaza vurgun spotlar
Korkuyorum
Ali, Kuş uçmaz kervan geçmez bir şehrin karanlığındayım, Sessiz bir yürüyüşle akıyor gece omuzlarımdan usul usul Biliyorum, yolun sonunda yoksun.
Bana biraz yol bırak, kıyı bırak sensizliğin manzarasını seyredebilmek için. Biraz yalnızlık bırak, seni olmadığın gibi kabullenebilmek için.
Gözlerin gözlerime değince Aklım kalbime dolaşır Dönüp dolaşıp sen olurum Bir ihtilal ateşi sarar beni
Bu zarif gecenin siyah perdesi üzerine narin ışıklarını serperek doğarken ay, çekip gitmeliyim bu şehirden.
Gökyüzünü senin tonlarına boyamak isterdim
Zamandan azade olmak
Bir atımız olsa, binip gideceğimiz. İçimin gürültüsünden uzakta, uyku aralarında üzerlerini örttüğüm düşlere dörtnala şahlanarak.
Bugün kalbimi kefenleyip toprağa yar edişimin ilk günü. Tabutunu omzuma aldığım zaman fark ettim, minik avuçlarının içine sığdırdığın hayatımı da beraberinde götürdüğünü.
Bugün, pencereme doğan hüzünlü gün ışığının sağır edici sessizliği ile uyandım.
"100 yıllık bir menteşenin arkasından, nazlı nazlı salınarak bahara can veren saçlarından tanıdım seni. "Hmm nereye saklandı bu minik kedi?"
Aylardan Mart…
Çanakkale’nin ufuklarına hüzün doğuyor günbegün. Toprak rüzgârın fısıltısının altında soluklanıyor.
Sana söyleyemediklerim
Hırçın denizler gibi büyüyor kelimelerimde
Okyanuslarım tufan oluyor
En sessiz dalgamda boğuluyorum
Çıplak gecelerine ay ışığı boyanırken
kapına geldim.
Soğuk ve yalnız caddeleri aşıp
Günahlarımı yaktığım yoksulluğumda
Cehennemleri öksüz bırakarak
Eşiğine geldim.
Bana ellerini ver
Avuçlarım sensiz, kırkikindilerde ıslanmış serçe kadar ürkek duruyor
Gece, tam da göğsünün üstünde derin bir hıçkırık gibi nefesleniyor, boğazından dilinin ucuna zerk eden bir hırıltıda kendi sessizliğini boğuyordu.
Fırından gelen yanık kokusu, apartmanı bir yangın dumanı gibi sararken son dakikada gerçek bir yangını engellercesine fırını kapattım.
Bana şarkılar söyle sevgilim
kıyılarıma vururken suskun bir beste,
sonbahardan mahzun yaralı kalbime
rüzgarda savruk bir gök boyansın
Topuk sesleri karanlığı döverken adımlarını her saniye biraz daha hızlandırıyordu.
Gün ışığı penceremden süzülürken başımı geceden beri elimde tuttuğum gazeteden kaldırdım.
Çocukluğumdan aklımda kalan bir sözdür "iyi insanlar çabuk ölür. "
Bu site Ticimax® Gelişmiş E-Ticaret sistemleri ile hazırlanmıştır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız.